Kufa Ehl-i Beyt Turlarındaki Ziyaret Yerleri
Hz. Ali (R.a.)’in evi Irak’ın Kufa’da bulunmaktadır. Kufa Mescidi’ne yürüme mesafesindedir.Evin içinde Hz. Ali,Hz. Fatima,Hz. Hasan,Hz. Hüseyin,Rukeyye,Ummu Gülsüm’ün evdeki makamlarını görebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için aşağıda ki filmi izleyebilirsiniz.
İlim şehrinin kapısı, muttakilerin imamı Hz. İmam Ali (as)’ın hilafete getirildiği dönemde tıpkı Resullahın Mekke’den medineye hicret ederek yeni bir dünya inşa etmeye başlaması gibi Hz. Ali (as) da Kufe’ye hicret ederek yeni bir toplum inşaası başlatmış ve Kufe’ yi İslam başkenti yapmıştır. Nasıl ki Hz. Peygamber ilk iş olarak bir camii inşaa ettiyse Hz. Ali (as)da Kufe Mescidini bu amaçla yaptırmış, burada hutbeler vermiş ve mübarek ramazan ayında muhtemel bir kadir geçesinde de burada bir suikast sonucu sabah namazında şehid edilmiştir.
Yeryüzünde 4 büyük kutsal mescid vardır bunlar Mescid-i Nebi, Mescid’ül Haram, Mescid’ül Aksa ve Kufe Mescididir.
Ülkenin en tanılan mescidlerinden biridir.(Kufa ilinde yapılan ilk mescidtir) alanı çok geniştir,kırk bin kişinin yeri olur bu mescidte,avlusunda alçak bir yer vardır oraya merdivenlerle inilir bu yere(gemi) denilir, halk arasında bu adla tanınmıştır.Bunun da nedeni burada Nuh Pegamberin(a.s)tufanda gemisi burada yapılmış.
Şeyh Harez Eldin (Marakid) eserinde şöyle zikir etmiş: Fıratın suyu mescidin yanından geçtiği zaman mescidin yeri suyla dolar, bu bilgiyi Seyid Mehdi Bagır El Ulum da bildirmiş, bu yüzden onu bugun göründüğü gibi yaptılar,ve odalarını daha sağlam bir şekşlde yaptılar.ve mescidin en yüksek yerinde yapılan oda pegamberin (s)in makamı olmuş,yanlız bu oda eskiden aşağıdaydı (gemi) denilen yerde.
Bu mescidin faziletlerinden birisi şöyledir: İmam Caferi Sadık (as) şöyle buyurmuştur: Kufe mescidinde kılınan bir rekat namaz diğer mescitlerde kılınan bin rekat namaza bedeldir. Kufe mescidi cennetin ravzalarından biridir,burada bin yetmiş Pegamber namaz kılmıştır buyurmaktadır.
İmam Ali (a.s) da: Kufe mescidinde nafile namazı kılmak, Hz.Pegamber (sav) ile umre yapmak gibidir buyurmuştur.
Hz.Pegamber (sav) buyurdular ki: “Ben ben miraca cıktığımda Cebrail (a.s) bana dediti: “Ya Muhammed sen şimdi nerde olduğunu biliyor musun? Sen Kufa mescidinin karşısındasın. deyince ben izin ver iki rukat namaz kılayım dedim ve gidip orada namaz kıldım buyurdu.
Necef kentini ziyaret edenler bu kutsal mescidi de ziyaret eder ve namaz kılarlar. Burada Hz. İmam Hüseyn (as)’ın amcazadesi Müslüm bin Akiyl’in, Hani bin Urve’nin ve Muhtar Sagafi’nin de mezarları buradadır. Hz. İmam Ali (as)’ın Kufe’de kaldığı ev de buradadır. Ayrıca kufe valisi İbn-i Ziyadın sarayı da yine bu mescidin yanındadır.
Müslim b. Akil b. Ebu Talib (Arapça: مسلم بن عقيل الهاشمي), İmam Hüseyin’in (a.s) amcaoğlu ve Kufe’de şehit olan ilk yârenidir. Müslim b. Akil, İmam Hüseyin (a.s) Kufe’ye gitmeden önce İmamın temsilcisi unvanı ile Kufe’ye gitmiş ve görevi de oranın durumunu gözlemlemek ve Kufelilerin sözlerinde ısrarlı ve sadık olmaları durumunda İmam Hüseyin’e (a.s) o yönde rapor vermekti. Müslim bin Akil, şehit olmadan 27 gün önce İmam Hüseyin’e (a.s) raporunu göndermiş ve raporunda Kufelilerin hazır olduklarını belirtmiştir. Ubeydullah bin Ziyad’ın Kufe valisi olarak atanmasından sonra Kufeliler onun karşısında korku ve dehşete kapılmış ve Müslim bin Akil’in (r.a) yanından ayrılarak onu yalnız bırakmışlardır. En sonunda hicretin 60. yılında Arife günü şehit edilmiştir. Müslim bin Akil’in kabr-i şerifleri Kufe Mescidi’nin yanındadır.
İnsanlar dört konuda Muhtar’a biat etmişlerdi:
-Allah’ın kitabı
-Allah Resulünün (s.a.a) sünneti
-İmam Hüseyin’in (a.s) ve Ehl-i beytin (a.s) dökülen kanlarının intikamı
-Mazlumları savunma
Ebu Übeyde b. Mesud-i Sakafî’nin oğlu olan Muhtar, hicretin birinci yılında doğmuştur. Ebu Übeyde b. Mesud-i Sakafî, yüce Allah Resulünün (s.a.a) büyük ashabındandır ve hicretin 13. yılında Irak valisi olarak görev yapmıştır.
Muhtar’ın Cebr, Ebu Cebr, Eb’ul Hekem ve Ebu Ümeyye adında dört oğlu vardı. Muhtar’ın cesur, zeki, korkusuz, gözü pek, çok cömert, çok yetenekli, yüce himmetli, savaş meydanında çok dayanıklı, Ehl-i beyt (a.s) dostu ve Ehl-i beyt (a.s) düşmanlarına düşman olduğu herkes tarafından yazılmıştır.
Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Muhtar, Ehl-i beyt (a.s) tarafından sevilen ve önem verilen biriydi. Muhtar’ın öldürdüğü Übeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Saad’ın kesik başları İmam Zeyn’el Abidin’in (a.s) huzuruna getirildiğinde İmam (a.s), secdeye kapanmış ve şöyle yakarmıştı: “Allah’ım! Sana şükrediyorum ki, düşmanlarımdan intikamımızı aldın.” Sonra da Muhtar hakkında şöyle dua etti: “Allah, Muhtar’a iyi mükâfatlar versin.” (Bihar’ul Envar, c: 45, s: 344. Cami’ur Ruvat, c: , s: 221)
İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) rivayet edildiğine göre İmam Zeyn’el Abidin (a.s), Muhtar’ın işini teyit etmiş ve onun hakkında duada bulunmuştur. (Bihar’ul Envar, c: 45, s: 343)
Konuyla ilgili bir diğer rivayet şöyledir: İmam Ali (a.s), Muhtar’ı dizine oturtup başını okşayarak şöyle buyurmuştur:
“Ey kurnaz, ey kurnaz!”
Müslim b. Akil Kûfe’ye ulaştığında Muhtar’ın evini seçmiş ve orada kalmıştı. Bunun nedeni de Muhtar’ın, açıkça ve eşine az rastlanır bir şekilde Ehl-i beyti (a.s) savunmasıydı ve ihlas ile Ali oğullarına (a.s) bağlılığıydı.
Hz. Müslim şehit edildiğinde Muhtar Kûfe’de değildi ve Kûfe’ye döndüğünde olaydan haberdar olup Übeydullah b. Ziyad’a itiraz etti. Bunun üzerine Muhtar ve Abdullah b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib tutuklandılar; işkence edildi ve İmam Hüseyin (a.s) ve dostları şehit edilinceye kadar zindanda tutuldular.
Muhtar zindanda Meysem-i Tammar ile görüştü ve Meysem, ona şöyle dedi: “Sen buradan kurtulacak ve İmam Hüseyin’in (a.s) intikamını alacaksın ve Ubeydullah b. Ziyad’ı öldüreceksin.”
Muhtar, zindandan kurtulduktan sonra Kûfe’de, sayıları yirmi bini aşan büyük bir ordu kurdu. Muhtar’ın yanında yer alan insanlar, bu kıyamın Ehl-i beyt (a.s) tarafından onaylanıp onaylanmadığına emin olmak için Muhammed b. Hanefiyye’nin yanına elçiler gönderdiler. Elçiler, Muhammed b. Hanefiyye’nin konuşmalarından, onun razı olduğunu anladılar. Muhammed b. Hanefiyye onları da alarak İmam Zeyn’el Abidin’in (a.s) huzuruna vardı. İmam Zeyn’el Abidin (a.s), amcası Muhammed Hanefiyye’ye şöyle buyurdu:
“Siyah bir köle de biz Ehl-i beyte (a.s) taraftarlık ederse, bizim için kıyam ederse insanların ona yardım etmesi farzdır. Ben bu olayı sana bırakıyorum; nasıl uygun görüyorsan öyle yap!”
Elçiler, bu konuşmalardan sonra Muhtar’a yardım etmeleri gerektiğini anladılar. Bundan sonra İbrahim b. Malik Eşter de onlara katıldı ve Muhtar’a biat etti. Bunun üzerine Muhtar, hicrî 66 yılında ve Rebi’us sani ayının sonuna on dört gün kala ve de Çarşamba akşamı Kûfe’de kıyam etti. İnsanlar dört konuda Muhtar’a biat etmişlerdi:
-Allah’ın kitabı
-Allah Resulünün (s.a.a) sünneti
-İmam Hüseyin’in (a.s) ve Ehl-i beytin (a.s) dökülen kanlarının intikamı
-Mazlumları savunma
İnsanlar Muhtar’ın emriyle ve “Ya lesarat’ul Hüseyin (a.s)” şiarıyla kıyamı başlattılar. Ubeydullah b. Muti’in ordusuna saldırdılar ve onları bozguna uğrattıktan sonra İmam Hüseyin’in (a.s) katillerini cezalandırdılar. Kerbela şehitlerinin naaşları üzerinde at koşturanları yakalayıp yaptıklarının cezasını ödettiler; Kerbela’da Yezit ordusuna komutanlık yapan Ömer b. Saad’ı ve de büyük cinayetler işleyen Şimr’i öldürdüler. Ubeydullah b. Ziyad da İbrahim b. Malik Eşter tarafından öldürüldü ve böylece işlenen büyük cinayetlerin intikamı alınmış oldu.
Hani b. Urve b. Garan Muradi (Arapça: هانئ بن عروة); Kufe’nin ileri gelenlerinden ve İmam Ali’nin (a.s) has yarenlerindendir. O, Cemel ve Sıffin savaşlarında bulunmuştur. Hani b. Urve, Hucr b. Adiy’in Ziyad b. Ebih’e karşı yaptığı kıyamının erkânlarından ve Yezit’e biata karşı olanlardan sayılmaktadır. Evi Ubeydullah b. Ziyad’ın Kufe’ye girmesinden sonra askeri ve siyasi faaliyetlerin merkezi haline gelmiştir. Hani, Müslim b. Akil’in kıyamında da önemli rol oynamıştır. Hicri 60. yılın, Zilhicce ayının sekizinde, Müslim b. Akil’in şehadetinden sonra Ubeydullah b. Ziyad’ın emriyle başı bedeninden ayrılarak şehit edilmiştir. Hani b. Urve’nin şehadet haberi İmam Hüseyin’e Zerud bölgesinde ulaşmıştır. İmam Hüseyin (a.s) onun şehadetine ağladı, İstirca ayetini okudu ve onun için Allah’tan rahmet talebinde bulundu. Hani’yi Kufe Daru’l-İmaresinin yanında toprağa verdiler.
Mîsem et-Temmâr el-Esedî Kûfî (Arapça: میثَم تمّار اَسَدی کوفی), İmam Ali’nin (a.s) seçkin ashabındandır. Kerbela Vakıasından önce İbn Ziyad’ın emri ile Kufe’de darağacına asılmış ve şehit olmuştur. Hayatı hakkında çok aydınlatıcı bilgiler bulunmamaktadır. Kûfe’de hurma sattığı, keramet sahibi olduğu ve gelecekte yaşanacak bazı olaylardan haber verdiği rivayet edilmiştir.
Meysem’i Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (a.s) ashabından saymışlardır, ancak Hz. Ali’nin (a.s) öğrencisi olduğu için daha çok Hz. Ali (a.s) ile anılmıştır.Meysem, Peygamber Ehlibeytine (a.s) oldukça düşkünlüğü ile tanınırdı.Onlarda Karşılıklı olarak Meysem’e has ilgi duyarlardı. Peygamber Efendimizin eşi Ümmü Seleme’nin dediğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.a), Meysem’i her zaman iyilikle anmış ve onun hakkında Hz. Ali’ye (a.s) tavsiyelerde bulunmuştur.Meysem, Hz. Ali’nin (a.s) has ilgisine sahipti ve ondan dersler almış ve aralarında çok sayıda söyleşiler olmuştur.Meysem, kaynakların yazdığına göre Hz. Ali’den (a.s) çok sayıda ilim ve sırlar öğrenmiştir. Hz. Ali (a.s) ona gaybi ilimleri de öğretmiş ve onu denenmiş müminler kategorisine sokarak Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeytin yüce makamını idrak edecek mevkiye çıkarmıştır.
Nuh Peygamber ve kavminin yaşadığı yerin tarih kaynaklarında Irak topraklarında olduğu bilinmektedir.Ayrıca Kufa şehrinde Nuh peygamberin gemisinin yapıldığı yer bulunmaktadır.
Hazret-i Osman zamanında çıkan fitne ateşi Dört büyük halifenin sonuncusu olan Hazret-i Ali zamanında da devam etti. Bunun için beş sene süren hilafeti zamannıda sükun ve huzur bulamadı.
Zamanındaki fitne ocağı olan Haricilere savaşmış ve hepsini de perişan etmişti. Bunlardan, kin ve intikam ateşiyle dolu olanlar, zaman zaman bir araya gelerek, nasıl intikam alacaklarını planlıyorlardı. Sonunda; Hz. Ali , Hz. Muaviye ve Hz. Amr bin Âs’ı öldürmeğe karar verdileri. Hz. Ali’yi , Abdurrahman bin Mülcem öldürecekti.
İbnü Mülcem, Hazret-i Ali’i kollamağa başladı. Bir gün sabah namazından önce Halifenin geçeceği yola pusuya yattı. Hz. Ali’nin geldiğini görünce İbni mülcem âniden arkadan üzerine atılarak zehirli kılıcını indirdi.
Hz. Ali ağır yaralıydı. Durmadan kan kaybediyordu. O vaziyette iken bile yanındakilere dönerek, camie gidip sabah namazını kılmalarını, vakti geçirmemelerini söyledi. Namazı kıldırmak için de yerine vekil tayin etti.
Oğlu Hz. Hasan’ı yanına çağırarak:“Bunun yemeğini yedirip istirahatini de temin edin. Eğer yaşayacak olursam ya affederim veya cezasını veririm. Eğer ölürsem, cezasını verin fakat aslâ haddi tecavüz ederek Müslümanların kanlarına girmeyiniz. Zira Allah haddi tecavüz edenleri sevmez” buyurdu.
Kendisine, “Yâ Emire’l mü’minin, şayet size bir hal olursa oğlun Hasan’ı halife saçelim mi?” diye sordular.“Ben bu hususta sizlere ne emrederim ve ne de nehyederim. Siz işinizi daha iyi bilirsiniz. Resûl-i Ekrem’in bu meseleyi bıraktığı gibi ben de bırakacağım.” buyurdu.
Durumu gittikçe ağırlaşyordu. Devamlı olarak kelime-i tevhid ile âyet-i kerimeler okuyordu. Bir ara yanına oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i çağırdı. Onlara şu şekilde nasihatta bulundu:
“Evlâtlarım! Sizlere Allah’a karşı müttaki olmanızı vasiyet ederim. Daimâ doğru söyleyin ve yetimlere acıyın. Âhiret için iyi ameller işleyerek sıkıntıya düşenlerin imdâdına koşun. Zâlimin hasmı olup mazluma daimâ yardım edin. Allah’n kitabı ile amel edin ve Allah yolunda olmaktan sizi hiçbirşey alakoymasın.”
Bu nasihatlerden sonra Hz. Ali âyet-i kerimeler okumağa başladı. Vefatında, son sözü “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” oldu.
Kumeyl b. Ziyâd b. Nehik Nahaî Suhbani Kufi (Arapça: کُمَیل بن زِیاد بن نَهِیک نَخَعی صُهبانی کوفی) (hicri kameri 12 – 82); Allah Resulünün (s.a.a) ashabının tabiinlerinden ve İmam Ali (a.s) ve İmam Hasan’ın (a.s) has yaranlarındandır. O, Osman’ın azledilmesini ve İmam Ali’nin (a.s) hilafetini gündeme getiren ilk kişilerden biridir. İmam Ali’nin (a.s) hükümeti döneminde bir müddet Hit bölgesi valiliğini yapmıştır. Muaviye’nin ordusunun Hit bölgesini yağmalaması üzerine İmam Ali (a.s) ona şehri savunma noktasında gereken çabayı göstermediğinden dolayı serzenişte bulunmuştur. Kumeyl’den birçok rivayet nakledilmiştir ki onların en meşhuru Kumeyl Duasıdır.
Kumeyl’in kabri Necef – Kufe yolu üzerinde bulunan “Seviyye” (Hayyu’l Hanane) bölgesi Hanane camisi yakınlarında bulunmaktadır.