Necef Ehl-i Beyt Turlarındaki Ziyaret Yerleri
Ali bin Ebu Talip (Arapça: علي بن أبي طالب) (Hicretten önce 23, Mekke– Hicrî 40, Kûfe) Şiaların birinci imamı, İslam Peygamberi Hz. Muhammed bin Abdullah’ın (s.a.a) amcasının oğlu, damadı ve en seçkin sahabe]sidir. Vahiy katibi olan İmam Ali (a.s), Ehlisünnet nezdinde Hulefa-i Raşidin’in (dört büyük halife) dördüncüsüdür. Şia tarihçileri ve çok sayıda Ehlisünnet âliminin söylediğine göre Kâbe’nin içinde dünyaya gelmiştir. Doğduğu günden itibaren Resulü Ekrem ona büyük bir ilgi göstermiş ve beş yaşında iken kendi himayesine almış ve büyütmüştür. O hiçbir zaman putlara tapmamıştır.
Hz. Muhammed’e (s.a.a) ilk iman eden kişidir. Ümmetten Allah’a ibadet eden hiç kimse olmadan yedi yıl önce, O Peygamberle (s.a.a) birlikte Allah’a ibadet etmekteydi.[1]
Kureyş Hz. Peygamber’i (s.a.a) öldürmeyi kast ettiğinde O düşmanları saptırmak için canını feda etme pahasına (hicret gecesi) Peygamber’in yatağına yatmış ve bu yolla Hz. Peygamber (s.a.a) gizlice hicret etmiştir. Böylece İslam düşmanlarının planları boşa çıkmıştır.[2] Peygamberimiz Mekke’den ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Peygamber’e bırakılan emanetleri sahiplerine iletmiş ve müşrikler hicretini engellemek isteseler de Medine’ye hicret etmştir. Orada Peygamber’imizin (s.a.a) kızı Hz. Fatıma (s.a) ile evlenmiştir.
Hz.Peygamber (s.a.a), Medine’de ashabını birbiriyle kardeş yaparken, kendi kardeşlik akdini Hz. Ali (a.s) ile yapmıştır.[3] Hz. Peygamber (s.a.a) Tebük savaşına giderken Ali (s.a.)’yi Medine’de kendi yerine halife olarak bırakmış ve meşhur menzilet hadisini buyurmuştur. Ali b. Ebu Talib, Hz. Peygamber’in (s.a.a) emri ile katılmadığı Tebuk savaşı hariç Hz. Peygamber’in (s.a.a) tüm savaşlarına katılmış ve İslam’ın en cesur ve onur duyulan komutanı olmuştur.
300 kadar ayet[4], O’nun fazileti hakkında nazil olmuştur.[5]Kur’an-ı Kerim ayetleri[6] de O’nun masum olduğuna, kir ve günahtan temiz olduğuna delalet etmektedir.
On İki İmam’ın ilki ve Ehlisünnet nezdinde de Hulefa-i Raşidin’dendir (Raşid Halifeler veya Dört Büyük Halifeden). Şia açısından, Allah’ın emri ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) açıklaması ile Allah Resulü’den (s.a.a) sonraki ilk halifedir.
Hz. Peygamberin (s.a.a) nassına aykırı olarak peygamber dünyadan göçer göçmez, Sakife’de bir grup Ebu Bekir’e halife unvanı ile biat etmiş, Hz. Ali (a.s) ise 25 yıl sessiz kalmıştır. İmam Ali (a.s) Ebubekir, Ömer ve Osman’ın hilafetinden sonra Müslümanların ısrarı ile hükümetin sorumluluğunu üstlenmiştir.Kısa süren hükümeti döneminde üç ağır iç savaşla karşı karşıya kalmış ve sonunda Kufe mescidinin mihrabında namaz kıldığı sırada Haricîlerden biri tarafından şehit edilmiş ve gizlice Necef’te toprağa verilmiştir.
Hz. Ali (a.s) üç halife döneminde, onlara danışmanlık yapmayı onlardan esirgememiştir. Örneğin Peygamber’in hicretini Müslümanların tarihinin başlangıcı olması için kendisi önermiştir. O’nun düşmanları kendisini kötüleyen ve karalayan çok sayıda hadis uydurmuşlardır. Uzun yıllar boyunca Emeviler döneminde Muaviye’nin emri ile kendisine tüm minberlerde lanet okumuşlar ve O’nu övenleri tehdit etmekle kalmamış, hapislere atmış ve öldürmüşlerdir. Hatta Ali adını çocuklara koymayı bile yasaklamışlardır.[9]
Arap Edebiyatı, kelam, fıkıh, tefsir gibi İslam ilimlerinin birçoğu O’na ulaşmakta ve çeşitli fırkalar kendi senet silsilelerini ona ulaştırmaktadırlar. Hz. Ali (a.s) fiziksel olarak fevkalade güçlü, cesur ve aynı zamanda sabırlı, alçak gönüllü, bağışlayıcı, iyi geçimli ve heybetli birisiydi. O, dalkavuklara karşı şiddetle davranır, halk ve hükümetin eşit haklarını onlara hatırlatırdı.[10] Adaletin icrasında çok katıydı.
Ehl-i Beyt imamlarından gelen bazı hadislerde Mekke’de Ebu Kubeys dağındaki bir mağarada defnedilmiş olan Hz. Adem’in mübarek cesedi, Hz. Nuh tarafından Nuh Tufanı olduğu sırada tabut içerisinde gemide taşınarak Necef bölgesine getirildiği ve bu gün Hz. Ali’nin mezarının bulunduğu yerde defnedildiği yer almıştır. Dolayısıyla Ehl-i Beyt dostları Ncefte Hz. Ali (a.s)’ı ziyaret ederlerken, Hz. Adem (a.s)’ı da ziyaret edip selamlamaktadırlar.
Yine Ehl-i Beyt kanalından gelen bazı hadislerde Hz. Nuh (a.s)’ın da mezarının Hz. Ali (a.s)’ın mezarının yanında yer aldığı geçmektedir. Dolayısıyla Hz. Ali ziyaret edilirken Hz. Nuh (a.s)’a da selam gönderilir.
Sehle Mescidi (Arapça:مسجد السهلة); Mescid-i Suheyl, Beni Zufer ve Abdulkays mescidi olarak da bilinmektedir. Hicri kameri birinci asırda Kufe’nin Arap kabileleri tarafından, Kufe Mescidinin 2 km kuzeybatısında inşa edilen bu mescit, İslam dünyasının en meşhur mescitlerinden biridir.
Bu mescit Şiaların on ikinci imamına atfedilen en eski mescitlerinden biridir ve bu mescitte İmam Zaman’a (a.s) mensup bir makam bulunmaktadır. Bazı rivayetlere göre İmam Zaman’ın (a.s) zuhurundan sonra ikamet edeceği mekan burasıdır. Sehle mescidi Şii kültüründe Kufe mescidinden sonra en önemli mescitlerden biri sayılmaktadır. Sehle mescidinin avlusunun bazı bölümlerine, İmam Sadık Makamı, İmam Seccad Makamı, Hz. İbrahim Makamı, Hz. İdris Makamı ve Hz. Hızır Makamı gibi din önderlerinin isimlerinin verildiği mihraplar inşa edilmiştir.
Sehle mescidi Necef’in doğusunda; yani eski Kufe şehrinde yer almaktadır. Bu mescit İmam Ali’nin (a.s) türbesinin 10 km kuzeydoğusunda ve Kufe mescidinin 2 km kuzeybatısında bulunmaktadır.